Logo - Üniversiteni Tanıt Logo - Üniversiteni Tanıt

Üniversiteni Tanıt, öğrencilere kaliteli içerikler sunarak faydalı bilgiler sağlar.

Üniversiteni Tanıt Youtube Kanalına Abone Ol

Öğrenciler için faydalı içeriklerimizden haberdar olmak için abone ol

Kanala Git

©2023 Üniversiteni Tanıt

E-Mail Gönder
Aslında Günlük Hayatta Kullandığımız Edebi Sanatlar Nelerdir?

Aslında Günlük Hayatta Kullandığımız Edebi Sanatlar Nelerdir?

Türk dili ve edebiyatı derslerinde öğretilen söz sanatları, güzel konuşma, yazma ve betimleme için kullanılmaktadır. Peki, bu edebi sanatlar nelerdir?

Nedir 2082 Güncelleme: 2 ay önce 2 ay önce

Edebi sanatlar, Türk ve Divan edebiyatında anlatıma derinlik ve estetik katmak için kullanılan önemli unsurlardandır. Bu sanatlar, metinlerdeki sıradan ifadeleri zenginleştirerek dilin sınırlarını zorlar. "Edebi sanatlar nedir" ve "Edebi sanatlar örnekleri nelerdir" gibi sorulara bu yazımızda detaylı cevaplar bulacağız.

Anlatımı basit olmaktan çıkarıp, ona yeni boyutlar kazandıran edebi sanatları ve kullanıldıkları örneklerle birlikte inceleyeceğiz.

Mecaza Dayalı Sanatlar

Sözcüğün veya kelimenin niteliğini güçlendiren,gerçek anlamı dışındaki kullanıma sahip kelimeye güzellik ve canlılık katan bir sanattır.

1. Teşbih (Benzetme)

Teşbih, iki varlık ya da kavram arasında güçlü olandan zayıf olana benzetme yaparak anlatımı güçlendirir.

  • Örnek 1:
    "Gözleri, gece kadar karanlık ve sırlıydı."

    • Benzeyen: Gözler
    • Kendisine Benzetilen: Gece
    • Benzetme Yönü: Karanlık ve sırlılık
    • Benzetme Edatı: Kadar
  • Örnek 2:
    "Kalbi, çöl kadar sıcak ve sonsuzdu."

    • Benzeyen: Kalbi
    • Kendisine Benzetilen: Çöl
    • Benzetme Yönü: Sıcaklık ve genişlik
    • Benzetme Edatı: Kadar

2. İstiare (Eğretileme)

İstiare, benzeyen ya da kendisine benzetilen ögelerden yalnızca birinin açıkça belirtildiği benzetme türüdür.

  • Örnek 1:
    "Sahada aslanlar gibi mücadele ettiler, hiçbir topu rakibe bırakmadılar."

    • Benzeyen: Futbolcular
    • Kendisine Benzetilen: Aslan (Sadece Benzeyen kullanılmış)
  • Örnek 2:
    "Okyanusun dalgalarıydı saçları, her biri ayrı bir hikaye anlatıyor."

    • Benzeyen: Saçlar
    • Kendisine Benzetilen: Okyanusun dalgaları (Sadece Benzeyen kullanılmış)

3. Mecaz-ı Mürsel (Ad Aktarması)

Bir sözcüğün başka bir sözcük yerine benzetme amacı güdülmeden kullanılmasıdır.

  • Örnek 1:
    "O zamanlar bu okulda usta kalemler vardı, her biri birer hikaye ustasıydı."

    • Gerçek Anlam: Kalemler (Yazı aletleri)
    • Mecaz Anlam: Yazarlar (Usta yazarlar)
  • Örnek 2:
    "Bu şehirde eski binalar konuşur, her köşe başı bir tarih fısıldar."

    • Gerçek Anlam: Binalar ve köşe başları (Yapılar)
    • Mecaz Anlam: Tarih ve anılar (Geçmişi anlatanlar)

4. Kinaye (Değinmece)

Bir sözün hem gerçek hem de mecaz anlamını düşündürecek şekilde kullanılmasıdır.

  • Örnek 1:
    "Yıllar onun yüzünden akıp gitti, her çizgi bir ömür taşıyor."

    • Gerçek Anlam: Zamanın geçmesi
    • Mecaz Anlam: Yaşlanma ve yaşamın izleri
  • Örnek 2:
    "Ağacın dalları ne kadar yükseğe uzanırsa, kökleri de o kadar derine iner."

    • Gerçek Anlam: Ağacın biyolojik yapısı
    • Mecaz Anlam: İnsanın iç dünyası ve dışa yansıması

5. Tariz (Tersini Söyleme)

Birini küçük düşürmek ve alay etmek amacıyla söylenecek sözün tam tersi şekilde söylenmesi sanatıdır.

  • Örnek 1:
    "Ne kadar mütevazi(!), her fırsatta kendini över."

    • Gerçek Anlamda Kullanım: Kendini övmek
    • Mecaz Anlamda Kullanım: Mütevazilikten uzak olma
  • Örnek 2:
    "Çok çalışıyorsun(!), gün boyu hiç bilgisayardan kalkmıyorsun."

    • Gerçek Anlamda Kullanım: Bilgisayarda vakit geçirmek
    • Mecaz Anlamda Kullanım: Gerçek anlamda çalışmamak

6. Teşhis (Kişileştirme)

İnsan dışındaki varlıklara insan özellikleri atfetme sanatıdır.

  • Örnek 1:
    “Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik İşte yakalandık, kelepçelendik.”

    • Kişileştirilen: Aynalar
    • İnsana Ait Özellik: Bakmak, yakalanmak
  • Örnek 2:
    "Gecenin gözleriyle baktı bana, her yıldız bir gözyaşı gibi düştü."

    • Kişileştirilen: Gece ve yıldızlar
    • İnsana Ait Özellik: Gözler ve gözyaşı

7. İntak (Konuşturma)

İnsan dışındaki canlı veya cansız varlıkları konuşturma sanatıdır.

  • Örnek 1:
    "Bugün televizyon ne konuştu ya, sanki bütün dünyayı ayağıma getirdi."

    • Konuşturulan: Televizyon
    • Konuşma İçeriği: Dünyayı anlatmak
  • Örnek 2:
    "Duvarlar, 'Biz buradayız, yalnız değilsin,' diye fısıldadı."

    • Konuşturulan: Duvarlar
    • Konuşma İçeriği: Varlık ve destek ifade etme

İnceleyin: İklim Değişikliği Nedir?

Anlama Dayalı Sanatlar

Anlama dayalı edebi sanatlar, metnin anlam boyutunu zenginleştiren, okuyucunun derin düşünmesini sağlayan ve kelime oyunlarıyla anlatımı güçlendiren tekniklerdir. İşte bu sanatların tanımı ve her birine özgü birer örnek:

1. İham

İki anlamı bulunan bir kelimenin, akla en az gelen manasının amaçlanarak kullanılması ve anlamının güçlendirmesi için kullanılan bir edebi sanattır.

  • Örnek:
    • "Ağaçlar sonbaharda yaprak dökerken, kalbim de sevdadan dökülmekte."
    • Açıklama: Burada "dökülmek" kelimesi hem fiziksel (yaprakların dökülmesi) hem de duygusal (sevda nedeniyle kalbin üzülmesi) anlamda kullanılmıştır.

2. Tevriye (Çift Anlamlılık)

Bir anlatım inceliği yakalamak için birden fazla anlamı bulunan bir sözün, yakın anlamının değil de uzak anlamının kullanılmasına tevriye denir.

  • Örnek:
    • "Dertlerimi yazdım kumların üzerine, gelip dalgalar hepsini okudu."
    • Açıklama: "Okudu" kelimesi hem dalgaların kumu şekillendirmesi hem de birinin yazılanları anlaması şeklinde çift anlamlı kullanılmıştır.

3. Tenasüp (Uygunluk)

Birbirleriyle alakalı söz ya da kavramların dizelerde toplanması sanatına tenasüp denir.

  • Örnek:
    • "Gönlümdeki bahar, umut çiçekleriyle dolu."
    • Açıklama: "Bahar" ve "çiçekler" kelimeleri arasındaki doğal ve mevsimsel uygunluk, tenasüp örneği olarak kullanılmıştır.

4. Leff ü Neşr (Sıralı Açıklama)

Birkaç ismi, bir cümlenin başında söyledikten sonra bunların sıfat ya da fiillerini daha sıralama durumuna leff ü neşr yani sıralı açıklama denir.

  • Örnek:
    • "Dağlar, denizler, ovalar; hepsi sessizce dinliyor senin fısıltını."
    • Açıklama: "Dağlar, denizler, ovalar" ifadesi sıralandıktan sonra "sessizce dinlemek" fiili ile açıklanmıştır.

5. Tecahülüarif (Bilmezden Gelme)

Cümleden anlam inceliği elde etmek için, yazarın çok iyi bildiği ancak bilmiyor gibi yapma durumuna tecahülüarif denir.

  • Örnek:
    • "Bu yollar neden bu kadar uzun ve yorucu, bilmiyorum."
    • Açıklama: Yazar yolların uzunluğunu ve yoruculuğunu bildiği halde, anlatımı güçlendirmek için bilmezden gelmektedir.

6. Hüsn-i Ta’lil (Güzel Neden Bulma)

Herhangi bir olayı, asıl nedenlerinden başka bir nedenin, çoğunlukla da daha güzel bir nedenin sonucu olarak göstermek için kullanılan bir edebi sanat/söz sanatı.

  • Örnek:
    • "Yıldızlar bu gece daha bir parlak, galiba senin gözlerinden ilham aldılar."
    • Açıklama: Yıldızların parlaklığı, aslında doğal bir olay olmasına rağmen, sevilen kişinin gözlerine bağlanarak güzel bir nedenle açıklanmıştır.

7. Sihrihelal

Bir beyitin birinci mısrasının sonunda bulunan sözcük ya da sözcüklerin, hem birinci mısranın sonuna hem de ikinci mısranın başına getirildiğinde anlamlı olacak şekilde kullanılmasına sihrihelal denir.

  • Örnek:
    • "Bir gün son bulur bu hasret, hasret biterse ne olur?"
    • Açıklama: "Hasret" kelimesi mısra sonunda ve yeni mısra başında kullanılarak sihrihelal yapılmıştır.

8. Mübalağa (Abartma)

Cümlede anlamı vurgulamak için olan bir durumu mecazi bir şekilde abartma sanatına mübalağa denir.

  • Örnek:
    • "O gülüşüyle karanlık şehre bin güneş doğurdu."
    • Açıklama: Gülüşün güzelliği, "bin güneş" ifadesiyle abartılarak ifade edilmiştir.

9. Tezat (Zıtlık)

Herhangi bir anlatımda, birbirine zıt iki kelimeyi yan yana kullanma sanatına tezat denir.

  • Örnek:
    • "Sıcak bakışlarınla buz tutmuş kalbimi ısıttın."
    • Açıklama: "Sıcak" ve "buz" kelimeleri arasındaki zıtlık, tezat örneği olarak kullanılmıştır.

10. İstidrak

Cümleyi ya da anlatımı kuvvetlendirmek adına, söylenen sözden vazgeçip daha güçlü bir söylemde bulunma sanatına istidrak denir.

  • Örnek:
    • "Bu şehir güzel, ama asıl güzelliği insanlarında saklı."
    • Açıklama: İlk ifadeyle şehrin güzelliği anlatılırken, ardından daha güçlü bir ifadeyle insanların güzelliğine vurgu yapılmıştır.

İnceleyin: Sözelcilerin Başına Dert Olan Matematiği Kim Buldu?

11. Tekrir (Tekrar Etme)

Cümlenin etkisini arttırmak adına sözcük ya da sözcük gruplarını yineleme şeklinde yapılan söz sanatı tekrir (tekrarlama) olarak isimlendirilir.

  • Örnek:
    • "Gece gece dolaştım, gece gece ağladım."
    • Açıklama: "Gece gece" ifadesinin tekrarı, duygusal derinliği ve etkiyi arttırmaktadır.

12. Nida (Seslenme)

Şiirde belirli bir coşku, heyecan, şaşkınlık, acı, öfke gibi duyguları belirten sözcükler, nidayı oluşturur.

  • Örnek:
    • "Ey sevgili! Neredesin bu soğuk ve uzun gecelerde?"
    • Açıklama: "Ey sevgili!" ifadesi, seslenme (nida) örneği olarak kullanılmıştır ve duygusal bir çağrı yapmaktadır.

13. İstifham (Soru Sorma)

Okuyucunun dikkatini ve odağını çekmek için duygu ve düşüncelerin, cümle içinde soru şeklinde verilmesi sanatına istifham denir.

  • Örnek:
    • "Kim bilir bu ayrılığın sonu nereye varır?"
    • Açıklama: Bu soru, duygusal bir belirsizliği ve derinliği ifade etmek için kullanılmıştır.

14. Rücu (Geriye Dönme)

Cümlenin ya da anlatımın kuvvetlendirilmesi için, söylenen sözden vazgeçilip daha güçlü bir söylemde bulunma sanatıdır.

  • Örnek:
    • "Bu aşk bir yalan, ama ne tatlı bir yalan!"
    • Açıklama: İlk ifadeyle aşkın yalan olduğu anlatılırken, ardından daha güçlü bir ifadeyle bu yalanın tatlılığına vurgu yapılmıştır.

15. Tefrik

Kelime anlamı ayırma demek olan tefrik sanatı; iki unsurdan birinin üstünlüğünü vurgulamak adına, aralarındaki farkları belirtmek için yapılır.

  • Örnek:
    • "Kışı ve yazı ayıramam, çünkü her ikisi de seni anımsatıyor."
    • Açıklama: Kış ve yaz arasındaki farklar vurgulanırken, her ikisinin de aynı duygusal etkiyi yarattığı belirtilmiştir.

16. Telmih (Hatırlatma)

Bilinen bir olayı, kişiyi ya da atasözünü dolaylı bir şekilde cümle içinde kullanmaya telmih denir.

  • Örnek:
    • "Bu savaş, bir Troia değil ama yine de yıkımlar bıraktı ardında."
    • Açıklama: Troia Savaşı'na dolaylı bir atıfla, yaşanan olayın büyük bir çatışmayı anımsattığı belirtilmiştir.

17. İrsal-i Mesel (Atasözü Sorma)

Şiirde anlamı ve anlatımı güçlendirmek için atasözlerini kullanarak yapılan bir söz sanatına irsal-i mesel denir.

  • Örnek:
    • "Damlaya damlaya göl olur, umutlarımız da böyle birikti zamanla."
    • Açıklama: "Damlaya damlaya göl olur" atasözü kullanılarak, umutların zamanla biriktiği vurgulanmıştır.

Bu örnekler, anlama dayalı edebi sanatların, metinlerde nasıl bir derinlik ve zenginlik yarattığını göstermektedir. Her bir sanat, kendi içinde anlamı ve ifadeyi farklı bir boyuta taşır, dilin sadece bir araç olmadığını, aynı zamanda duyguları ve düşünceleri resmeden bir sanat olduğunu ortaya koyar.

Söze Dayalı Sanatlar

Söze dayalı edebi sanatlar, kelimenin yapısına, yazılışına ve söylenme biçimine göre yapılan sanatlardır. Bu sanatlar, dilin estetiğini artırarak metne ahenk ve akıcılık katmak için kullanılır. İşte bu sanatların tanımı ve her birine özgü birer örnek:

1. Cinas

Yazılışı aynı ama anlamları farklı olan sözcüklerin bir arada kullanılması sanatıdır.

  • Örnek:
    • "Seni her yerde bulurum, çünkü her yerde sen varsın."
    • Açıklama: "Her yerde" ve "her yerde" kelimeleri aynı yazılışa sahip olup, birinci kullanımda herhangi bir yerde anlamında, ikinci kullanımda ise her noktada anlamında kullanılmıştır.

2. Aliterasyon

Ahenk yaratmak için aynı ses ya da hecelerin tekrarlanmasına denir.

  • Örnek:
    • "Bir berber, bir berbere bre berber bir berber gel beraber bir berber dükkanı açalım demiş."
    • Açıklama: Bu cümlede "b" sesinin tekrarlanması aliterasyon örneğini oluşturur.

3. Asonans

Aynı ünlülerin tekrar edilmesine denir. Aliterasyon ile birlikte yapılabilir.

  • Örnek:
    • "Yavaşça akıp giden zaman içinde yaşamın sesi."
    • Açıklama: "a" ünlüsünün tekrarlanması ile asonans sanatı gerçekleştirilmiştir.

4. Ulama

Ünsüz ile biten kelimelerin ardından ünlü ile başlayan kelimelerin ikinci kelimeye bağlanarak söylenmesi durumudur.

  • Örnek:
    • "Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak!"
    • Açıklama: "Yüzen" kelimesinin sonundaki "n" ünsüzü ile "a" ünlüsünün birleşmesi ulama örneğidir.

İnceleyin: Biraz Edebiyat Yapalım; Felsefi Düşüncelerin Özellikleri

5. Seci

Cümle ya da cümle içinde birçok sözcüğün sonlarında olan ses benzerliğine denir.

  • Örnek:
    • "Gülümseyerek geçti günler, bizler yine hüzünler içinde kaldık."
    • Açıklama: "günler" ve "kaldık" kelimelerindeki "-k" sesi seci sanatını oluşturur.

6. Kalp (Değiştirme)

Harflerin yerlerini değiştirerek yapılan sanata verilen isimdir.

  • Örnek:
    • "Aşk ile kış, bir iç içe geçmiş duygu seli."
    • Açıklama: "Aşk" kelimesi ile "kış" kelimesi arasındaki harf yer değiştirmesi kalp örneğidir.

7. İştikak (Türetme)

Ortak köklerden gelen sözcüklerin aynı beyitte kullanılmasına bağlı olan söz sanatına denir.

  • Örnek:
    • "Göz göz olmuş yollarını gözlerim."
    • Açıklama: "Göz" kökünden türetilen "göz" ve "gözlerim" kelimeleri kullanılmıştır.

8. Akis (Yansıma)

Mısra içerisinde ifadenin tersine çevrilmesi ve anlamlı bir ifadeye dönüşerek yerleşmesi durumudur.

  • Örnek:
    • "Gittiğin kadar yakınsın, kaldığın kadar uzak."
    • Açıklama: İfade tersine çevrilerek "gittiğin kadar yakın, kaldığın kadar uzak" şeklinde anlamlı bir yansıma oluşturulmuştur.

9. İade (Geri Çevirme)

Beyitin son sözcüğünün sonradan gelen beyitin ilk sözcüğü olarak kullanılmasına denir.

  • Örnek:
    • "Her şey sensin, sensin ki dünyamı aydınlatan."
    • Açıklama: "Sensin" kelimesi birinci cümleden sonra ikinci cümlede tekrar başa getirilmiştir.

10. Tarsî

İmalı bir şekilde belirtme açık bir şekilde söyleyememe anlamına gelmektedir.

  • Örnek:
    • "Onun bu bakışları, söyleyemediğim çok şeyi anlatıyor."
    • Açıklama: Bakışların imalı bir şekilde, sözlere dökülemeyen hisleri ifade etmesi tarsî örneğidir.

11. Akrostiş

Dizelerin ilk harflerinden aşağı doğru sıralandığında anlamlı bir sözcük oluşması demektir.

Sana dair ne varsa saklı kaldı içimde,

Evet, bu şehirde her köşe başı sen,

Nur yüzlüm, anlatamam ki ne çaresizim,

İnan ki her yanım aşkına esir.

  • Dizelerin baş harfleri "SENI" kelimesini oluşturacak şekilde akrostiş sanatıyla düzenlenmiştir.

12. Leb-Değmez (Dudak Değmez)

İçerisinde ‘’b, p, f, m, v’’ gibi dudak ünsüzlerini olmadan yazılan şiirlere denir.

  • Örnek:
    • "Aşk olsa gerek yanan yüreklerde, kara sevdalarla dolu."
    • Açıklama: Bu cümlede dudak ünsüzleri olan ‘b, p, f, m, v’ harfleri kullanılmamıştır.

Bu örnekler, söze dayalı edebi sanatların, dilin yapısını, yazılışını ve söyleniş biçimini nasıl zenginleştirdiğini gösterir. Her sanat, dilin ahenk ve estetik yönünü farklı bir boyuta taşırarak metne özgün bir güzellik katar.

İçeriği Paylaş